Kahramanlık Yolculuğu: Bebekler, Anneler, Ebeler

Yolumu aydınlatan tüm öğretmenlerime saygımı ve sonsuz sevgimi dile getirdiğim bir sohbette bir dostum, bu satırların doğuşuna vesile oldu ki, onu da sevgimle ve şükrümle selamlıyorum. Dedi ki; “Sen istediğin ve beklediğin için öğretmenin oldu. Yani maharet onda değil, senin yönelişindeydi.” O mu beni seslenişiyle ışığa çağırmıştı, ben mi ışığı arayan gözlerimle onu seçmiştim? Yoksa o beni, ben onu arıyordum da kavuşmadan, çoktan çizilmiş bu rotayı, bu birbirine yönelişi görememenin telaşıyla mı geçmişti kör yıllar?

Bir an’da gözümün önüne “doğum” geldi.
Anne mi doğumu yapar, bebek mi gelir?
Yoksa ebe mi bu kavuşmaya eminliği, şefkatiyle şahitlik ve yarenlik eder?
Ya da hepsi An’da Bir!

Yaşamın içinde binlerce resim var aslında buna benzer. Çeşit çeşit doğum sahneleri. İnsanın kendinden kendini doğurduğu binlerce “an” ve bu an’a şahitlik eden, yolumuzdaki taşları temizlemeyi bize öğreten, yol gösteren binlerce öğretmen (ebe).

Anne olmak ve bebek olmak, yaşam ötesi doğal bir yönelimle gerçekleşirken, ebe olmak, ruhun ancak bilinçle bir seçimi olabilir. Çünkü ebe olmak, yaşamın tüm renklerine kabul vermek, her olasılığın sorumluluğuna rıza göstermektir.
Ebe olmak, ölüm ve yaşam arasında incecik bir ipte dengede kalmayı öğrenmek ya da ilk günden öğrenmeye talip olmak demektir.
Ebe olmak, övülmeyi ve beraberinde yerilmeyi kabul etmek ve bunların ikisinin de aynı kıymette olduğu olgunluğuna doğru yürümeye cesaret etmektir. Ebe olmak, ben’liğinden sıyrılıp hiç’liğe kabul vermektir.
Bebek olmak; “ben” içindir,
Anne olmak; “biz” için,
Ebe olmak ise “Bir” içindir.
Üç adımlık bir yol olsa yaşam ebe olmak, yeryüzünde son adımdır.

Çırak, yine zorlu bir sınava daha girecekti. Sınav hakkında sadece bir gece süreceği bilgisi dışında hiçbir şey bilmiyordu. Şimdiye kadar girdiği tüm sınavlar ona bambaşka bakış açısı kazandırmıştı. Usta olmak için aldığı eğitimler paha biçilmezdi. Şimdiden duyuları gelişmiş, gözleri açılmıştı. Öğrendiği temel bilimler, astroloji, mitoloji, matematiğin yanı sıra, okuma, görme, ol’ma dersleri dünyasını değiştirmişti. Yavaş yavaş ve idrak ederek öğreniyordu. Sabırlıydı.

Ve bu dönüşüm aslında her birimizin yaşam yolculuğudur. Bebek olarak doğarız, benliğimizin tüm isteklerinin giderilmesi arzusu ve doğal eğilimiyle başlar dünya yolculuğumuz. Sonra gün gelir, Ben’den Biz’e evriliriz. “Sadece Ben”den Biz’e dönüşür isteklerimiz, hayallerimiz ve tatminlerimiz ve buradan sonra da kendinden kendini doğurma, ben’likten sıyrılıp yeryüzünde Hakikat’in sureti halifesi olma serüveni başlar. Karanlık bir rahimde, daracık bir alanda, çeşitli baskılar, sancılar, sıkışmışlıklar doğumu kolaylaştırmak içindir aslında. Kimisi bu süreci bir sevgi’liyle paylaşmak ister, kimisi yoluna sadece kendisi şahit olmak ister. Hür irade alanında seçim serbesttir.

Ben hep sevgiliyi çağıran, sevgilinin gözlerinde kendi hakikatini bulanlardanım ve böylelikle renk renk öğretmen ebelerim tuttu elimden. Farkında olmadığım zamanlar da oldu elbette. O nedenle gözlerine, gözlerimle eğilemediklerim de oldu ama şimdi dönüp baktığımda hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum ve beni gördüklerini, duyduklarını biliyorum. Ve şimdi yanımda olanlar derin bir idrak, geniş bir yürek ve cesaretle birlik yolunda hep birlikte yürüdüğümüz öğretmenlerim kutlanmanın ve taşlanmanın kardeş olduğu, ikiliğe kabul vermeden bir’liğe yürünemeyeceğini idrak etmiş, her geçen gün daha da genişleyen yüreğinizle birlik yolundaki kararlı ve emin adımlarınızı saygıyla selamlıyorum.

Hayat her an’ımızda neyi seçtiğimizin oyunuysa eğer önce Ben’i görmeli ve her haline kabul vermeli, koşulsuz sevmeliyiz Ben’i, sonra anne olmayı, yani cinsiyetsiz, ayrımsız “ben” ile birlikte “biz”e emek vermeyi, her an daha geniş bir idrak ve daha derin bir yüreğe kendimizden kendimizi doğurmayı seçmeli ve en sonunda da “Doğum Sancısı” çeken ve ebesinin yolunu gözleyen tüm sevgililere şefkatle, dostlukla, cesaretle Aşk’ın yeryüzü olmayı seçmeliyiz.

Çünkü hepimiz Bir’imiz için var olduk ve Bir’imiz hepimiz için.
Her tohum, ormanı taşır yüreğinde. Yeter ki, her ölümün aynı an’da doğum olduğunu hatırlasın.

Yarın değil, Her An!
Ben’den Biz’e: Biz’den Bir’e evrilmeli Yaşam.
Rahim’den bakan ölümü görüp ağlarken;
Bebeği kucaklayan Yaşam’ı görür ağlar
Bekleyenlerin var Sevgili Ben’im, yola Çıkma zamANı…

Kasım 2016
Öykü YURTYAPAN